11 Ocak 2011 Salı

Londra'da Çıplak Bisiklet Turu



Pazzo'nun gözüyle, Çıplak bisikletçilerin pedallarını nasıl çevirdiğine tanık olacağız. Pazzo'nun kişisel bloguna http://pazzogunluk.blogspot.com adresinden erişebilirsiniz.

Londra'da yaşamaya başladığımdan beri keyif alarak yaptığım nadir şeylerden biriydi Çıplak Bisiklet Turu. Bu kente ilk geldiğim seneydi. En kalabalık caddelerinden birindeydim ve bir anda bisiklet üzerinde çırılçıplak bine yakın insan geçmeye başladı. Saşkınlıktan ağzım açık kalmıştı. “Valla yırttın” dedim Pazzo. Ne güzel, demek ki ölmüştüm ve cennete düşmüştüm. İyi, bundan sonra yaşadık. “Demek ki huriler cennette bisiklet üzerinde geziyor, ne güzel” diye düşünmeye baslayacaktım ki... Ortada bir sürü erkek olması ve giyinik insanların da varlığı beni kendime getirdi. Cennette falan değilmişim maalesef. Ve daha acısı, o gördüklerim de benim için hazırlanmış huriler değilmiş. Her sene yapılan Çıplak Bisiklet Turu'ymuş. Bu turu yapmak için “petrol kullanımını protesto ediyoruz” diye bir bahane de bulmuşlar. Bir sonraki sene yapılacak olana katılmaya karar vermiştim ve internetten başvurumu yaptım. İşte bundan sonra yaşadıklarım:

'Ben soyunamam'

O gün gelmişti ama cok umursar değildim. Soyunup bisiklet sürmeyi de düşünmüyordum. Çünkü “Ulan” diyordum “Bin kişinin İçinde ereksiyon olursam nereye saklayacağım? Bir elimle bisikleti tutup, diğer elim oramda nereye kadar süreceğim?” diye düsündüğüm için hiç öyle “Soyunup da gezeyim” düşüncesinde değilim. Elime kameramı aldım, amacım bol bol kayıt yapmaktı. Baslangıç yerine geldim. Neredeyse Heathrow Havaalanı'na yakın bir yerden başlıyor ve son durak Tower Bridge. Herhangi bir komut falan yok. Sadece görevliler (bütün görevliler, tur boyunca çıplak değildi.) sürekli 12.00'da hareket edileceğini söylüyor. Yavaş yavaş soyunmalar başladı. Herkes birbirini bekliyormuş. Biri bir soyundu bir öndekinin aynı çukura düştüğünü bile bile sürü psikolojisiyle atlayan koyunlar gibi herkes soyunmaya başladı.

'Olanlar oldu'

Ortalık çıplak kaynıyor. Düşünün. "Bir sürü giyinik insanın arasında bir anda çıplak kalsanız nasıl utanırsınız?" İşte ben de aynen öyle utandım. Giyinik olduğum için. Ya giyinik olan yani olması gerektiği gibi olan benim ama ben utanıyorum. Baktım kimsenin kimseyi taktığı bir yer değil, ee zaten organizasyona katılımcı olarak ismimi yazdırmışım. Üzerimde şort ve t-short vardı. Ve 30 saniye sonra ben de cırılçıplaktım. Neyse ki endişe ettiğim şey olmadı. Herhangi bir ereksiyon kazası yaşamadım. Giyinikken yaşadığım utanma hissi de geçti. Etrafındaki hiç kimse umrunda olmuyor. “Biri bana bakar” derdi yok. Bisikletlere binildi ve yolculuk başladı.

'Açıkta bir şey mi gördün?'

Bir çok kişi yalnız gelmiş ama sevgilisiyle katılanlar da az değil. Bir kızla hafiften samimiyet kurdum ve yolculuğu beraber yapmaya başladık. Kız, Londra gibi kozmopolit bir yerde yaşamasına karşın ilk defa sünnetli birini görmüş. Zaten bizim samimiyet de oradan başladı. Bisiklet üzerinde yol alıyoruz, bir anda yanımda bitiyor. Çaktırmadan bakma gibi bir derdi de yok. Aleni şekilde gelip bakıyor. “Açıkta bir şey mi gördün?” diye sorsam fevkalede saçma olacak. Sonunda sordum. “Ne bakıp duruyorsun?” diye. “Seninki niye öyle diye sordu?” Hayatımda ÖSS sorularından sonra cevaplaması en zoruydu benim için. Müslüman olduğumu, dini inanıştan dolayı böyle olduğunu anlatmaya başladım ama boşuna ugraşmışım. Kız inanmadı ve “Olur mu öyle şey” dermişçesine güldü. En sonunda ispat etme ugraşından vazgeçtim. “Eve gidince internetten araştır” dedim ve konu kapandı.

'Muhabbet koyu...'

Çok enteresan bir yolculuktu. Giyinikken asla konuşamayacağın konularda rahat rahat sohbet edebiliyorsun. “Senin göğüslerin silikonlu mu?”, “Aa seninki niye böyle?” şeklinde gelenle geçenle muhabbet edebiliyorsun. Özellikle yolun başı kente uzak bir nokta. Bizi, gelen geçen arabalar haricinde gören yok. Bu nedenle muhabbet koyu...

'Ah o hanımefendiler!'

Kente yaklaşmaya başladık. Beni yine bir endişe sardı. “Acaba giyinsem mi? Kalabalık içinden nasıl geçeceğim? Üstelik okulum kentin göbeğinde. Ya bir arkadaş görürse?” gibi senaryolar kurarak yola devam ettim. Yanımdaki kız, beni rahatlattı ve ilk başta giyinmedim. Bizi bekleyen bir sürü insan yollara serilmiş. Geçiş güzergahımız önceden belli olduğu için sanki bir maratondayız. Sağlı sollu insanlar bizi alkışlıyor. Niye alkışlıyorlar hiç anlamam... Çırılçıplağız. Gidin, şikayet edin manyaklar... :) Hyde Park'ta mola veriyoruz. Bu kez resmen insan saldırısına uğruyoruz. Bizimle fotoğraf çektirmek için kuyruğa girmişler. O kadar çok insan fotoğraf istiyor ki; muhakkak birileri de bana geliyor. Türlü isteklerle kaşılaştım. Bu organizasyona acemi olmayanlar hemen “Hayır” diyor. Neden “Hayır” dediklerini ilk başta anlamamıştım ama sonradan farkına vadım ki insanların istekleri bitmiyor. Herkesin aklında bir kare var ve seni de hayalindeki kareyi vermen için ikna etmeye çalışıyor. En sonunda yolculuk başından beri korktuğum ereksiyon olayı benle fotoğraf çekilen iki hanımefendiyi kırmamam sonucu gerçekleşti. Hızlıca alandan uzaklaştım. Dayanamayacak duruma gelmiştim ve bu halimle fotoğraf çektirmek için etrafımda birikenlerin sayısı bir hayli fazlaydı. Hemen şortumu giydim ve fotoğraf çilesi sona erdi. Daha sonra Tower Bridge'in altında uygun bir alan bulup son durakta halktan uzaklaşıp tekrar soyundum. O günden kalan fotoğraflar, maalesef teknolojinin azizliğine uğradı.


Çıplak Bisiklet Turu'ndan Kısa Kısa

- Kimse birbirine sapıkça bakmıyordu sanki çıplaklık en normal şeymiş gibiydi.

- 18 yaşında genç kızdan 70 yaşında ninelere kadar her yaş grubundan insan vardı.

- Uzakdoğulu kızların vücutları çok farklıydı.

- Brezilya ve Kolombiyalı kızlar, çıplak halde çok daha çekiciler.

- Turda kendimden başka Türk'e denk gelmedim ya da onlar kendilerini hissettirmediler.

- Birkaç çekik gözlü erkeğe (muhtelen Japon) çok üzüldüm. Dürbüne ihtiyacım oldu. :)

- Bence zenci efsanesi yalan. Öyle abartılacak bir şey yok.


3 Ocak 2011 Pazartesi

Yeni yılı Londra'da karşılamak


Londra'da öğrenci olacağın süreci ayarlarken burada yeni yılı karşılamayı ihmal etme. Ne yap, ne et 31 Aralık'ı Londra'da bulunduğun zaman diliminin arasına bir yere sıkıştır. Neden mi? Çünkü böyle bir kutlamayı Türkiye'de göremezsin. Bunu bir kere yaşadığında da ömrünün sonuna kadar yetinebilirsin. “Abartma!” dediğini duyar gibiyim. Abartan ben değilim, İngilizler... Yeni yılı karşılamak için her seferinde büyük bir organizasyona, ciddi bütçe ayırıyorlar. İyi de yapıyorlar. Ne de olsa “senede bir gün...”

Peki yaşadıysan kendini şanslı hissedebilieceğin ya da televizyondan izleyip, hayıflandığın bu kutlama şöleninin detaylatı neler? 31 Aralık ile 1 Ocak'ın tam arasında Londra'da neler oluyor? Şimdi bunlara bir bakalım. Aralık ayında kenti uzun soluklu perşembe pazarına çeviren Chiristmas ve Boxing day olaylarını bir önceki yazıda anlatmıştım. Bu hareketlilik durmuyor ve yeni yıla “merhaba” denilen 31 Aralık gecesi de sürüyor. 365 günlük periyodun ilk anları Londra'da uzun soluklu havai fişek gösterileriyle şenleniyor. Yılın son gününde havanın kararması ile birlikte Thames Nehri kenarına toplanan Londralılar, muhteşem havai fişek gösterisini izleyebilecekleri alanlarda toplanıyorlar. Bu alanlar arasında Westminster Köprüsü, Victoria Embankment, Waterloo Köprüsü ve devasa dönme dolap London Eye'ın karşısı var. Zaten gösteriler London Eye üzerinde yapılıyor. 1 Ocak aynı zamanda London Eye'ın doğum günü. Yapımına 1998'de başlanan dev dönme dolabın açılışı 2000 yılına girilirken gerçekleştirilmişti. Geliş saatine göre bu alanlardan uygun olan bir yerde sen de konuşlanabilirsin. Erken gitmende yarar var. Çünkü akşam 20.00 gibi bu mekanlar dolmuş oluyor. Üstelik bu saydığım alanlar yaklaşık 250 bin kişilik kapasiteye sahip. Havai fişek gösterisinin başlama saati ise 23.55. Havanı buz gibi olacağı gerçeğini de göz önünde bulundurarak iyi giyinmelisin ya da alkol tüketimini yoğunlaştırarak vücut ısını yükseltebilirsin. Havai fişek gösterisinin uzaktan izlemek istersen Hampstead Heath'e gidip olaya farklı bir bakış açısı getirebilirsin. Fakat yeni yıla girerken Big Ben saat kulesinin “dong”lamasını duymanın keyfi bir başka oluyor. Thames Nehri kenarındakilerin büyük bölümü bu sesi duymak için orada oluyor. Tüm bu alternatiflerin dışında kutlamayı evinden de takip edebilirsin. İngiltere'de 10 milyonun üzerinde ve dünya üzerinde çok sayıda insan, BBC'nin canlı yayınını izleyerek Big Ben'in sesini sıcak evlerinde duyuyor. Yeni yılı Londra'da bir barda, pubta ya da clubın birinde karşılıyorsan, bulunduğun mekandaki ekranlara bu büyük karşılamanın görüntüleri gelecektir.

Yeni yılı mekanda karşılama taraftarı olabilirsin. Hakkındır, yaparsın. Fakat Thames civarındaki atmosferi yaşayıp daha sonra mekanlara aktığında inan hiçbir şey kaybetmezsin. Şöyle ki: Londra'da havai fişek gösterilerinin ardından etkinlik alanının rahatça boşaltılabilmesi için toplu taşıma ücretsiz oluyor. 31 Aralık saat 23.45'te başlayan ücretsiz taşıma olayı, 1 Ocak saat 04.30'a kadar sürüyor. Yani yeni yıla binlerce insan ile birlikte London Eye çevresindeki havai fişek gösterisini izleyerek, Big Ben'in “dong”larını canlı canlı dinleyerek girdikten sonra kent içerisinde istediğin yere bedavaya gidebilirsin. Londra'yı yeni yıl gecesi boş taksi bulamayacağın İstanbul ile ya da saat 23.50'de sonra toplu taşımanın olmadığı Ankara ile karıştırma. Farklı bir kentten bahsediyorum. Gözüne, kulağına, zihnine kısaca heryerine hitap eden bu etkinliğin ardından hangi mekana gitmek istiyorsan git. Underground, DLR, otobüsler bedava. Eğlence sona ermiyor. Partinin biri biter, diğeri başlar.

Londra'daki eğlence mekanları yeni yıl gecesi için ciddi hazırlıklar içine girerler. Djler, mekanlar arasında mekik dokur. Sabahın ilk ışıklarıyla yeni yıla merhaba partileri sona erer fakat eğlence sona ermez. Bu saatten sonra 1 Ocak'ın öğle vaktine kadar uzanacak after partiler başlar. Seçip gittiğin ya da rastgele girdiğin mekan geceyi sonlandırdığında üzülme. Oradan çıkanların peşine takıl, onlar muhakkak başka bir mekana, farklı bir ortama gidiyorlardır. En kötü ihtimalle kendini bir ev partisinde bulabilirsin. “Kötü ihtimal” dediğime bakma, eğer bir ev partisine kapak attıysan mekandaki ortamdan daha iyisine denk gelmiş olabilirsin. Burada önemli olan şansın. Enerjin yettiğince eğlenmeye bak. Ortama ayak uydur. Yaşadığın andan keyif almaya bak.

Mutlu yıllar...

29 Aralık 2010 Çarşamba

Christmas ve Boxing Day'de Londra'da olmak


Birkaç gün önce yaşanan Christmas ve Boxing day'de Londra'da yaşam bir süreliğine durdu ve ardından alışveriş çılgınları için “resmi para harcama günü” yeniden deneyimlendi. Her yıl 25 ve 26 Aralık tarihleri Hıristiyan dünyasının tümünde olduğu gibi İngiltere'de ve Londra'da da sıradışı anlara tanıklık etmenize olanak tanıyor. Aslında süreç, 25 Aralık'tan çok daha önce başlıyor. Heryeri ışıl ışıl görmeye başladığında anla ki tehlike çanları çalıyor. Bu sıradışı anlarda neler yaşanıyor? Yaşam nasıl kesintiye uğruyor ve bir gün arayla nasıl bu kadar hareketleniyor? Şimdi bu hususları ele alalım.

Nedir bu Christmas olayı?

Hıristiyanlar, İsa'nın doğduğu tarihin bugün olduğuna inanıyorlar. Ve bu tarih dini bayram olarak kutlanıyor. Christmas ve Noel'in ayrı şeyler olduğuna dair bir bilgiye sahipsen, hatalı olduğunu üzülerek belirtmek isterim. İkisi de tamamen aynı şey. 25 Aralık'ta cereyan edecek Christmas için hazırlıklar, aylar öncesinden başlıyor. Evlere yerleştirilen çam ağaçları süsleniyor, ışıklandırılıyor ve Christmas günü insanların birbirlerine verecekleri hediyeler, bu çam ağaçlarının dibine konuşlandırılıyor. Yani çam ağacı olayı senin bildiğin gibi 1 Ocak'taki yılbaşı için değil. E bu hediyelerin satın alma süreci aylar öncesinden başladığından dolayı bazı sektörlerde ciddi bir Christmas hareketliliği yaşanıyor. Bu süreçte Londra'da olduğu gibi Avrupa'nın büyük bölümünde insanlar yemelerinden, içmelerinden kısıp tasarruf ederek birbirlerine hediye alıyorlar. Gıda sektöründeki ciro düşüşleri de tam olarak bu döneme denk geliyor. Christmas'tan nasibini alan başka bir alan da “posta”. İnsanlar birbirlerine çeşit çeşit kartpostallar gönderiyor. “Merry Christmas” temalı bu kartpostallar aylar öncesinden postacıların çantalarını doldurmaya başlıyor. Senin gönderdiğin yılbaşı kartları da aslında Christmas olayından ortaya çıkmış. Çikolata olayını da atlamamak gerek. Christmas'ın bir diğer teması da çikolata tüketimi. 25 Aralık arefesinde çikolata üreticileri Christmas temalı ürünlerini piyasaya sürüyor ve fiyatları olabildiğince aşağı çekiyor. Örneklemek gerekirse 400 gramlık koca bir Toblerone çikolata 1 pound'un altında bir fiyata (yaklaşık 3 TL) satın alınabiliyor. Çikolatayı seviyorsan, kilo sorunun yoksa Christmas'ı kendi bayramın ilan edebilirsin.


İngilizler Christmas gününde ne yaparlar? Eee ben ne yapacağım?

Özlüce, senin işine yarayacak hiçbir şey yapmazlar. Christmas günü tüm İngilizler tedbil-i mekana çekilir. Herkes ailesiyle biraraya gelir, cicili bicili kıyafetlerini giyer, hindisini, pudingini yer, bastırır kıçını evde oturur. Londra'da Christmas günü yalnız ve Hıristiyan olmayanlar için intihar nedeni olabilecek derecede sıkıcıdır. Hiçbir toplu taşıma aracı yerinden kıpırdamaz. O alıştığında hareketli kentin caddelerinde in cin cricket oynar. Türkiye'de eskiden nüfus sayımı yapıldığında uygulanan sokağa çıkma yasaklarını hatırlar mısın? İşte o zamanlarda sokakta tek tük de olsa sayım memuru falan görürsün ama Christmas günü Londra sokaklarında ancak ipsiz sapsız, meczup tipleri görürsün. Otobüs yok, underground yok, tren yok, marketler kapalı, restoranlar kapalı. Türklerin yaşadığı bölgeye gidersen orada açık birkaç kebapçı, bakkal çakkal bulabilirsin. Toplu taşımanın olmadığı Londra'da oraya nasıl gideceksen. Benimki de laf işte... Londra'da hergün seni yoran devinimin çat diye kesilmesi bünyende ciddi travmaya yol açacaktır. Üzülme, bu da geçer. Biraz sabret, Boxing day geliyor. Yok yok kavga falan etmeyeceksin, paşa paşa alışverişini yapacaksın. O “boxing”i “kutu” muhabbeti için kullanıyorlar.

Boxing day'in yararları ve zararları

Kendimize zarar vermeden, aç kalmadan, fazla çikolata yiyip şeker komasına girmeden Christmas'ı atlattıysan; ne mutlu sana. Cebinde de biraz para varsa, son bir kez bak onlara. Boxing day'in ardından bir süre aç gezeceksin. “Ben ayağımı yorganıma göre uzatırım” falan demeye kalkma, sonra yutarsın o lafları... Christmas'ın ardından gelen gün Boxing day olarak anılıyor. Tüm mağazalar Boxing day'e özel indirimlere gidiyor ve milletin cebinde karan son pennyleri de söğüşlemek için kıyasıya yaşıyor. Kim yerlerde denk geleceğin yüzde 70'li indirimler başını döndürse de özü itibariyla Boxing day olayı ticari bir tuzak. Sırf üç kuruş indirim var diye aldığın işe yaramaz şeyler bütçende koca bir delik açacak. Ve dönüş yolculuğun sırasında havaalanına gelip check-in bankosunda valizin tartıya koyduğunda karşılaştığın manzara içini acıtacak. Ha “alışveriş yapmak beni mutlu ediyor, masrafına katlanırım” diyorsan. Senin tercihin saygı duyarım. Ufak bir tavsiye, Boxing day günü sakın “gazcı” arkadaşlarınla alışverişe çıkma. “O da güzelmiş”, “Bunu da alsana”, “Ay bu sana çok yakıştı” derken üzerindeki nakit paranın ardından kredi kartının limitinin tükendiğinin anlamassın bile. İhtiyaçlarının listesini önceden yapıp, mantıklı bir alışveriş politikası izlersen Boxing day'de çılgınlığı fırsata dönüştürebilirsin.

Boxing day'de neleri ucuza kapatabilirim?

Öyle çok alışveriş hastası değilim ama para döktüğüm birkaç alandan örneklerle olayı geçiştirebilirim. Lüks tüketimi seviyorsan Oxford Street üzerindeki Selfridges'te milletin sabahın köründe sıraya girdiğini biliyorum. Belki ucuza iki parça markalı bir şey bulup, sonra eşine dostuna şekil yaparsın. “Bunu da Londra'dan almıştım şekerim” diyip, egonu tatmin edersin. Elektronik eşya almak istersen PC World, Currys, Maplin, Comet ve Argos gibi yerlere uğraman gerekir. İndirimli ürünler sabahın köründe bitiyor olsa da belki anan seni Kadir gecesi doğurmuştur, yıllar sonra doğum tarihin bir işe yarar. Parfüm almak istiyorsan her köşe başındaki Boots mağazaları tüm kozmetik ihtiyaçlarına cevap verecektir. Kimseye iteleyemedikleri parfümleri Boxing day'de indrimli satıyorlar belki ucuza kapatıp güzel kokma şansını yakalayabilirsin. “Parfümü ucuza buldum” havasına kapılıp duş almayı ihmal etme, parfüm kötü kokuyu engellemez. Sen yine arada bir yıkan, temizlen. Şimdi “Buraya kadar okudum, en merak ettiğim ürün grubunda indirim yok mu?” diye için içini yiyor. Tamam endişelenme, tepeden tırnağa bütün kıyafetlerde de indirimler var. At kendini Oxford Street'e orada kıyamet gibi mağaza var. Mango, Zara, Levis, Docker's, Adidas, Nike, Converse, Quicksilver, Bershka, Pull and Bear... İstediğine gir, kafana göre indirimli bir şey bulursan al üstüne geçir de şık görün. “Ben daha lüksünü isterim” diye tutturuyorsan Oxford Street'in orta yerinde kalan göbdekten yani Oxford Circus'tan aşağı doğru sallan Regent Street'te paranı savurabileceğin onlarca mağaza var. Hepsine gir. Paran çok ya... Sonuna kadar harca. Aç kaldığında da burada yazılanları hatırla.

Umarım üslubum nedeniyle bana kızmıyorsun. Yazılanları üstüne alınma! Asabiyetim sana değil, kendime...

Anyway, Merry Christmas...

7 Aralık 2010 Salı

Londra'da dil okulumu nasıl seçerim?

Okul seçimi hakikaten karmaşık ve yorucu bir süreç. Bunu yaparken sıkılacaksın, daralacaksın, merakta kalacaksın ama pes etme. Kendi ihtiyaçlarına göre en iyi okulu sen bulabilirsin. Londra'da istemediğin kadar dil okulu var. Bunların bazıları kentin göbeğinde diğerleri de farklı noktalarda dağılıyor. Aslında her semtte dil okulları mevcut fakat öğrenci vizesine başvuru yapabilmek için gelişigüzel istediğin okulu seçemiyorsun.


Dil okulu seçiminde kritik detay

Şimdi okul seçerken dikkat etmemiz gerekenler neymiş bir bakalım. Öncelikle seçeceğin okulun sana vize verdirebilme yetisine sahip olup olmadığını kontrol etmen gerekiyor. Bunu yapmak için danışmanlık şirketlerindeki 'çok bilmiş' vize uzmanlarından biri olmana gerek yok. Birleşik Krallık Sınır Ajansı, (UKBA) seni bilgilendirmek için internet sitesinde bir liste yayınlıyor. Sen girip bakmaya üşenebilirsin ama onlar hiç üşenmeden bu listeyi her gün yeniliyor. Google'da 'komik videolar' araması yapmak yerine 'tier 4 register of sponsors' şeklinde bir arama yaparsan karşına çıkacak ilk sonuç bir pdf dosyası olacak. Şimdi o dosyayı açıyorsun. İçi hazine gibi. Dosyanın içerisinde Birleşik Krallık'ta, senin kayıt olabileceğin tüm okulların listesi var. Alfabetik sıraya dizilmişler, yanlarında hangi kentte olduklarının bilgisi de yer alıyor. Bu listede dikkat etmen gereken bir detay var. Nedir bu önemli detay? Listede her okulun yanında “B Sponsor”, A Trusted” ve “Highly Trusted” gibi ifadeler bulunuyor. Sana vize verecek sınır ajansı, bu okulları denetliyor ve kendi kriteleriyle onları derecelendiriyor. Özetle okullar, Yüksek güvenilir, güvenilir ve sıradan olmak üzere üç ayrı kategoriye ayrılmış. Şimdi listede yüksek güvenilir ya da güvenilir okullar dururken sen gidip sponsor kategorisindeki bir okula kayıt yaptırırsan vize alma ihtimalini en başından sıfırla çarpmış oluyorsun. Keyfin bilir. İyi bir bütçeye sahipsen yüksek güvenilir kategorisindeki okullara kayıt yaptırmanda yarar var. “Üç kuruş denkleştirdim onu da yok etmek istemiyorum” diyorsan güvenilir kategorisinde yer alan okulların tümünü bir gözden geçir. Listedeki okulların hepsinin mutlaka birer internet sitesi vardır. Bu noktada Google'ı kullanma meziyetin ön plana çıkacak.


Bütçeme göre dil okulu arıyorum

Elimizde kayıt olabileceğimiz dil okullarının listesi var. Güvenilirliği düşük olan okulları da bu listeden eledik. Şimdi bunların internet sitelerini tek tek ziyaret ederek fiyatlarını listeliyoruz. Bütçemize göre bir dil okulu bulacağız. Okulların fiyatları satın almak istediğin süreye ve döneme göre değişir. Yaz dönemi kısa süreli kurslar en pahalı olanlarıdır. Fakat “akademik yıl” olarak adlandırılan 36 haftası ders olan toplam 52 haftalık programlarda en uygun fiyat seçeneğini yakalayabilirsin. Bunları seçmeni tavsiye ederim.


Okulum nerede?

İngiltere'de her binanın harf ve rakamlardan oluşan bir posta kodu vardır. “A1 C23” gibi görünen bu posta kodları ile okulunun nerede olduğunu Google Maps'ten görebilirsin hatta Street Wiev sayesinde okulunun sokağını, dışarıdan neye benzediğini izleyebilirsin. Listene aldığın dil okulunun fiyatını bir kenara not alırken posta kodunu da oraya eklemeyi unutma. Okulunun lokalizasyonu senin için çok önemli olacak. Yaşadığın yer ile okul arasında her gün saatlerce yolculuk yapmak istemiyorsan bunu göz önünde bulundurman gerekiyor. Hatta kalacağın yeri de belirlediğinde Google Maps sana, evinin ve okulunun posta kodu ile iki nokta arasında hangi numaralı otobüslere binmen gerektiğini söyleyecektir. Hatta hangi durakta ineceğine kadar detaylı bilgileri veriyor. Müthiş bir nimet!


Danışmanlık şirketinden yardım almalı mıyım?

Bu noktada tercih senin. Ben sana kayıt yaptırabileceğin dil okullarının tam listesinin nerede olduğunu söyledim. Oradan okul ile kendin temasa geçebilirsin ya da bir eğitim danışmanlığı şirketi ile bu süreci halledebilirsin. Çoğu zaman danışmanlık şirketleri senden ekstra bir ücret talep etmiyor. Çalışma sistemleri şöyle: Okulun kendi internet sitesinden deklare ettiği fiyatı sen yine danışmanlık şirketine ödüyorsun fakat okul bunun belli bir oranını aracılık bedeli olarak şirkete ödüyor. Tabi ki okulun kendi sitesindeki ifyatlar ile danışmanlık şirketinin senden istediği rakam arasından fark olup olmadığını kontrol etmek senin görevin. Eğitim danışmanlığı şirketleri, vize başvurusu yaparken seni rahatlatabilirler ama onların yaptıkları başvuruların bazılarının da red ile sonuçlandığını unutma! Vize prosedürüne ilişkin tüm detaylar, Birleşik Krallık Sınır Ajansı'nın (UKBA Home Office) internet sitesinde bulunuyor. Onların yaptıkları da buradaki bilgileri takip edip senin dosyan üzerinde uygulamak.


Dil okuluna nasıl ödeme yaparım?

Süreci şirket ile yönetirsen ödemeni Türkiye'de yaparsın kredi kartı ya da havale derdin olmaz. Okula kendi imkanlarınla kayıt olmaya karar verdiysen e-posta yoluyla temasa geçtiğin okul, ön kaydını yapıp ödeme için gerekli bilgileri sana ulaştıracaktır. Bazı okullara kredi kartı ile ödeme yapabilirsin. Bunun dışında biraz uzun süren havale sistemi ile okulun parasını ödeyebilirsin. Unutma! Ortada hiçbir şey yokken okulun parasını ödemek durumundasın. Ödemenin tümünü yapabileceğin gibi, bir ön ödeme ile de kayıt yapıyorlar. Yalnız “rakamın bir bölümünü ödeyip geriye kalanını da vizemi alıp gittikten sonra veririm” diyorsan vize aşamasında okula ödeyeceğin parayı banka hesabından bulundurman gerekiyor. Tümünü ödeyip vize sürecinde kafanı rahatlatmak senin karına olacaktır.

30 Kasım 2010 Salı

Londra'da eğitim almaya karar verdim, şimdi ne yapacağım?

Yurtdışında eğitim almak. Birçoğumuzun hayalleri arasında ön sıralardadır. Keza gereklidir de... Piyasa içerisinde edineceğimiz yeri sağlamlaştırmak ve kendi ülkemizden uzaklaşıp farklı kültürler, farklı yaşayışlara tanık olmak bizi daha anlamlı bireyler haline getirecektir. Yurtdışında eğitim, dünyanın yaşanılan ülkeden hatta bazıları için yaşanılan kentten daha büyük olduğunu kavrayabilmek için eşsiz bir deneyimdir. Bu kimileri için çeşitli sebeplerle bir hayal olmakla sınırlı kalırken kimileri de şansını zorlayıp, kabuğunu kırmak için olabildiğince çaba gösterir. Maddi imkansızlıklar, güvensizlik, aile, sevgili baskısı vb. sebeplerle hayallerini gerçekleştiremeyenler bunun sızısını yaşamları boyunca çeker. Üniversite, yüksek lisans ya da dil okulu... Şimdi sen de böyle bir kararın arifesindeysen, bir hayalin varsa ve bunu gerçekleştirmek istiyorsan detaylara boğulmaya hazırlıklı ol! Önünde meşakatli bir süreç var. Yorulmaya, sıkılmaya, pes etmeye yer yok bu süreçte. Ülke seçimini yapmış olduğunu farz ediyorum. Zira ben sana Londra'da eğitimden ve yaşamdan bahsedeceğim. İnce ayrıntıları ile karar sürecinden geri dönüşüne kadar sana Londra'yı anlatacağım. Takipte ol çünkü her an yeni bir detay ekleyebilirim. Ve bu detaylar seni şaşırtabilir. Unutma takip edeceğin adres: http://londonandlondon.blospot.com

Takdir edersin ki ben de işinde, gücünde biriyim. Tüm zamanımı bu platforma ayıramıyorum. Sadece deneyimlerimi paylaşıp, zorluklarını minimuma indirmek için sana yardımcı olma amacındayım. Benzer sıkıntıları ben de yaşadım ve çözüm yolu ararken benim de yolum bloglardan, forumlardan geçti. Şimdi yardımcı olma noktasında kendimi sorumlu hissediyorum. Katkı sağlayabilirsem, ne mutlu bana.


Nasıl anlatacağım?

  • Tüm spesifik konuları, yeni başlıklar altında sunacağım.

  • İhtiyacın olan bilgiye erişmek için sayfanın sol tarafındaki arşivden başlıklara göz atabilirsin.

  • Metinleri kendi algı dünyama göre etiketleyeceğim.

  • Ruh halime göre anlatım dilim değişebilir fakat her daim senin anlayabileceğin dili kullanmaya çalışacağım.

  • Konu başlıkları ile ilgili kafanda oluşabilecek ekstra soruların önüne geçebilmek için anlatımlarımı detaylandıracağım.

  • Konuların sırası senin ihtiyaç duyduğun kronolojide olmayabilir. Bu nedenle diğer yazılar arasında dolanmak durumunda kalabilirsin. Çekinme, hepsine bakabilirsin.


Yakın zamanda burada neler bulacaksın?

  • Londra'da okul seçerken hangi yolu izleyebilirim?

  • Vize başvurusunun püf noktaları nelerdir?

  • Seyahatimi nasıl planlamalıyım? Ucuz uçak bileti bulmak mümkün mü?

  • Uçuş sonrası Londra'ya nasıl ekonomik ulaşım sağlarım?

  • Londra nasıl bir yer?

  • Londra'da nerede kalabilirim?

  • İşe ihtiyacım olacak, Londra'da çalışabilir miyim? Nasıl iş bulurum?

  • İngilizlerin yaşamına dair gözlemler